Meral Akşener: Kanıtlanırsa istifa ederim

Meral Akşener, Şile'deki istişare toplantısında açıklamalarda bulundu. İYİ Parti lideri, partisindeki istifalar ve ittifak gündemine ilişkin konuştu.

Reklam
Reklam

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Şile’de düzenlenen istişare toplantısının açılışında konuştu. Partisinden ayrılan milletvekillerine sitem eden Akşener, ayrılan isimlerin HDP’yi öne sürmesine ilişkin “Vekil seçilirken bir sorununuz yoktu” ifadesini kullandı.


Advertisement: 0:02

“Benim ve oğlumun hesapları gayrı resmi kontrol edildi. Bu doğru” diyen Akşener, “Benim ve ailemin belediyelerle işi gücü yok. Kanıtlanırsa siyaseti bırakırım” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN'A ÇAĞRI: VERDİĞİNİZ SÖZÜ TUTUNUZ

Atanamayan öğretmenlerin bugün Ankara'da gerçekleştirdiği eyleme dikkat çeken Akşener, kendisinin de bir öğretmen olduğunu belirterek Erdoğan'a çağrıda bulundu. Akşener, “Verdiğiniz sözü tutunuz. ‘Çünkü mülakatı ortadan kaldıracağım' dediniz, ve atanamayan öğretmenlerin sayısının azaltılması için adımla atacağınızı söylediniz. Bunu derhal yerine getirin. Gönlümüz bugün Ankara'daki öğretmen kardeşlerimledir. Selam olsun onlara.” dedi.

“MİLLETVEKİLİ SEÇİLİRKEN SORUN YOKTU”

Partisinde yaşanan istifalara ilişkin konuşan Akşener, ayrılan isimlerin HDP'yi öne sürmesine ilişkin şunları söyledi:

* 8 milletvekili arkadaşımız o süreç içerisinde ayrıldılar. Ben asla istifa edip giden arkadaşlarımızın hakkında onları inceltecek tek cümle etmemeye gayret ettim. Genel olarak da her giden arkadaş çok ilginç bir şekilde bizi HDP ile eşgüdüm haline getirerek gitti. Ama ilginç olanı şu; ya arkadaş, siz 2018'de CHP'ye yaptığımız ittifak çerçevesi içinde o ittifakın içinde birinci, ikinci sıralardan seçilecek yer olan üçüncü sıralardan ben yazdım.

– Milletvekili seçilirken hiç HDP ile ilgili her hangi bir endişeniz olmadı mı? Seçilirken hiçbir şey olmadı, sonra nedense birden HDP bu arkadaşların hayatına girdi, çok üzüldüler. Sanki HDP ile bir yakınlığımız varmış gibi… her giden arkadaş millete hesap vermek yerine hayal kırıklığına uğrattığı seçmenlere hesap vermek yerine hakaret etmeyi tercih ettiler. Buna rağmen ben bu insanların hakkında konuşmadım. Bu kişilerden biri MHP'ye gitti. ‘Gördüğüm lüzum üzerine' diyerek… üç arkadaş AK Parti'ye gitti, diğer arkadaş hiçbir yere gitmedi. Bir arkadaşımız da parti kurdu, bir arkadaşımız da seçime yakın gitti. Onun niye gittiği hakkında HDP üzerinden konuşmakla beraber halen bir fikrim yok.

– Bu çerçevede benim hayata, siyasete bakışım insanların durumuna, tutumuna saygı göstermektir. Dolayısıyla bu saygıyı karşı tarafın da size göstermesi gerekir. Bize derken  seçmenine göstermesi gerekir. Bunların her biri izaha muhtaç işlerdir.

“PİŞMAN DEĞİLİZ”

31 Mart 2019 seçimlerinde CHP ile olan ittifakı hatırlatan Akşener, şu değerlendirmeyi yaptı:

– Tekrar seçmenin ‘biz bir şey yapabiliriz' umudunu canlandırmak amaçlı biz CHP'ye teklif götürdük. Müzakere sonucunda partimizi öne koymadığımız, Türkiye'yi öne koyduğumuz bir anlayışla, hedef İstanbul ve Ankara idi, diğer şehirler de dahil olmak üzere hakikaten bu başarıldı. 19 ilçe aldık biz onun için de hiç üzülmedik. Türkiye'ye lazım olan umuttu. Bu umut için her şeye katlandık. Çırak çıkmayı göze aldık.

– Ama bunun neticesinde ülke kazandı diye düşündük. 2023 seçimlerinde bu ucube sistemden kurtulabilmek için seçimi kazanmak şarttı. Bu umutla, belediye başkanlarının da yaptığı çalışmalarla örnek gösterilebileceği ve 2023'ü kazanıp bu ucube, tek adam sistemine Türkiye'nin veda etmesini sağlamaktı amacımız, üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Pişman değiliz.

Akşener “Şimdi intikam duygularıyla televizyonlarda çıkıp, para üzerinden konuşan bazı yaşlı başlı büyüklerimiz var. Mesela o arkadaşımız geldi, ‘ben ön seçime girdim demokrasi çok iyi bir şeydi ama burada bizde demokrasiyi uygulayacak akıl yok, fikir yok, ahlak yok' dedi. 'Bu kurucu bir meclistir. Ben orada olmalıyım, beni başa al' dedi. Alamayız olunca yine seçim sonuna kadar beklendi, şimdi ayrıldı, siyasi yorumcu olarak ne var, ne yok döküyor. Bu bir ahlak sorunudur.” dedi.

“KANITLANIRSA İSTİFA EDERİM”

“Oğlumun ve onun eşinin hesaplarının kontrol edildiği, gayr-ı resmi bildirildi.” diyen Akşener şöyle devam etti:

– Bu doğru bir bilgi. Kimin olduğunu söyleyemem çünkü gayr-ı resmi bir bilgi. Ama biz ilgili bankaya müracaat ettik. Ya o gayr-ı resmi bilgi resmi hale gelecek ya da o banka diyecek ki, ‘Biz bulamadık'.  Herhangi bir kişinin,  benim, eşimin değil, ama oğlumla gelinim doğru. Şayet bu ‘hayır efendim' ise ‘hayır efendim' dir. ‘Bulamadık' diye bir ‘hayır efendim' dir. ‘Biz bunu yapmadık' diye bir ‘hayır efendim' değildir. Yani iddialar olunca böyle şeyler olmuş. Buradan o dünkü sorulan sorulara son bir cevap veriyorum.

– Benim, oğlumun, gelinimin, 4 kız yeğenimin, iki erkek yeğenimin, kocamın, çocukluk arkadaşlarımızın, fabrikası olan arkadaşlarımızın, inşaat firması olan arkadaşlarımızın, hiç birinin, bu ülkenin hiçbir belediyesiyle, ne AK Parti ne CHP belediyeleriyle, ne il, ilçe ne de büyükşehir belediyeleriyle herhangi bir irtibatı, iltisakı, işi gücü yoktur. Bunu ispat edemeyen şerefsiz oğlu şerefsizdir. İspat edildiği takdirde ben bu politikayı tümden bırakacağım.”

AKP’YE GEÇEN HATİPOĞLU’NA SERT TEPKİ 

İYİ Parti'den istifa edip AKP'ye geçen Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu'na da tepki gösteren Akşener, şöyle konuştu:

– Ben buradan Sayın Erdoğan'a seslenmek isterim. Bir milletvekili için bir grup insana hakaret etti. Muhterem, bu arkadaşımız mecliste konuşurken partimize dedi ki, arkadaş sözde büyük bir iş adamı ya, anlaya anlaya neyi anlamış bu parti bir bir startup mış, sekreterin ceo olduğu bir aile şirketiymiş. Bu bir zengin çocuğunun, bir varlıkla aile şımarığının cumhuriyetin benim gibilerine bahşettiği bu fırsat eşitliğini aşağıda gören bir zihniyetin, sekreteri küçümseyen… Biz bir işletme değiliz, ben bir genel başkanım.

– Seçiyorsunuz oturuyorum, seçmediğiniz gün gidiyoruz. Ama işletme anlamında işe bakarsak, bu arkadaşın şirketinde herhangi bir sekreterin yarın, başarı sağlayıp bir yere gelmesi mümkün değil demektir. Ey Tayyip Erdoğan ben bir kadın olarak ikinci kere grubu olan bir siyasi partinin genel başkanı olarak şu oteldeyim. Cumhuriyetin eğitimde yarattığı o sınıfsal geçirgenlik sebep oldu. Sen ise önce belediye başkanı, sonra başbakan, sonra da cumhurbaşkanı oldun bu ülkeye. Anlaşılıyor ki sayın Nebi Hatipoğlu, seninle daha önce bayii olduğun dönemde tanışsa sana bayilik de vermeyecekmiş.